Firâr ve Tefekkür

فَفِرُّٓوا اِلَى اللّٰهِۜ اِنّ۪ي لَكُمْ مِنْهُ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۚ


“İnkârdan, isyandan, zulümden, cezadan kaçarak Allah’a sığının. Ben, size, O’nun katından gelmiş, sorumluluk, hesap ve cezanın varlığını açıklayan bir uyarıcıyım.” Sure-i Zâriyât, Âyet 50

Fâsık; ibâdetten ve iyilikten kaçar….

– Zâhid; dünyâdan ve günâhlardan kaçar…

– Âlim; cehâletten ve şüpheden kaçar…

– Câhil; ilimden ve hakikatten kaçarZâkir, gafletden ve nisyandan kaçar…

– Gafil; zikrullahtan ve tefekkürden kaçar…

– Ârif; mâsivâdan yani Hakk’tan gayrı ne varsa hepsinden kaçar…

********

  • وَالسَّمَٓاءَ بَنَيْنَاهَا بِاَيْدٍ وَاِنَّا لَمُوسِعُونَ﴿٤٧﴾
  • وَالْاَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ﴿٤٨﴾
  • وَمِنْ كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ ﴿٤٩﴾
  • فَفِرُّٓوا اِلَى اللّٰهِۜ اِنّ۪ي لَكُمْ مِنْهُ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۚ﴿٥٠﴾
  • وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللّٰهِ اِلٰهاً اٰخَرَۜ اِنّ۪ي لَكُمْ مِنْهُ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌ﴿٥١﴾

47﴿ Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz biz genişletmekteyiz. 


﴾48﴿ Yeri de biz döşedik; dolayısıyla güzel de yaptık! 


﴾49﴿ Her şeyden çift çift yarattık, inceden inceye düşünesiniz diye. 


﴾50﴿ (Peygamber şöyle dedi:) “Şu halde Allah’a sığının. Şüphesiz ben sizin için O’nun tarafından apaçık bir uyarıcıyım. 


﴾51﴿ Allah’ın yanında başka tanrı edinmeyin. Şüphesiz ben sizin için O’nun tarafından apaçık bir uyarıcıyım.”

İlgili Ayetlerin kısaca tefsirini verip Tefekkür ve firar münasebetine vurgu yapamak istiyorum:

İlk üç âyette Cenâb-ı Allah’ın sonsuz kudretini gösteren ve her an yakın çevremizde gözlemleyebildiğimiz üç çeşit kanıta değinilmekte, 50-51. âyetlerde de bunlardan çıkarılması gereken sonuç peygamberinin dilinden bir uyarı tarzında ifade edilmektedir: Başka kaçacak, sığınılacak yer yoktur, yalnız Allah’a sığınmak, O’nun gösterdiği yolda yürümek gerekir; O’nun yanında başka tanrılar uydurmak akıl ve iz‘an sahibi varlıklara yaraşmaz.
 47. âyette geçen eyd kelimesinin “kuvvet, kudret” veya “eller” mânalarına göre değişik yorumlar yapılmıştır; bu yorumlar, göğün muhteşem yapısı ve düzeninin yüce Allah’ın kudretine bağlı olduğunu ifade etme noktasında birleşir (Râzî, XXVIII, 226). “Şüphesiz biz genişletmekteyiz” diye çevrilen cümle için yapılan başlıca yorumlar şunlardır: a) Biz vüs’at yani genişlik ve kudret sahibiyiz; semadaki bu ihtişamı sağlamakla kudretimizden bir şey eksildiği sanılmamalıdır, dilesek daha da genişletiriz. Bakara sûresinin 255 ve Kaf sûresinin 38. âyetlerindeki içerik ve üslûp bu mânayı çağrıştırmaktadır. b) Hiçbir şeye muhtaç olmadığımız gibi nimetleri bol bol ihsan eden de biziz; sıkıntıları giderir, darda kalanlara genişlik veririz (Şevkânî, V, 105; Elmalılı, VI, 4542-4543). c) Evreni genişletmekteyiz. Bu yorum daha çok, uzay cisimlerinin birbirinden uzaklaştığı ve aralarındaki mesafenin gitgide arttığı yönündeki bilimsel tesbitten hareketle ortaya konan “genişleme teorisi” ışığında yapılmıştır (bk. Celal Kırca, s. 62-63; eski dönemlerin âlimlerinden bu yorumu destekleyen bazı açıklamalar için bk. Celâl Yeniçeri, s. 110-115). Gök kelimesinin Kur’an’daki kullanımları dikkate alınarak genişletilen şey, bu ve benzeri bağlamlarda “evren” (Esed, III, 1070-1071), “dünyanın dışındaki bütün kâinat” (Celal Kırca, s. 62) anlamlarında yorumlanabilmektedir. Râzî göğün binaya ve yerin döşeğe benzetilmesini, göğün ana yapısında değişme olmamasına, yerin ise genişleme-daralma, denizlerinin karaya dönüşmesi gibi değişkenliklere açık olmasına bağlar (XXVIII, 225-226; göklerin ve yerin yaratılması hakkında bk. Bakara 2/22, 29).
 Müfessirler “her şeyden çift çift yaratma”nın anlamını açıklarken daha çok “gece-gündüz, erkek-dişi, yer-gök, insan-cin, iman-küfür, ay-güneş” gibi karşıtlık örnekleri üzerinde durmuşlardır. Taberî bunu “Cenâb-ı Allah’ın her yarattığının yanı sıra amaç ve işlevi itibariyle ondan farklı bir ikincisini yaratması” şeklinde anlamanın uygun olacağı kanaatindedir. Yine Taberî’nin izahına göre burada esas amaç Allah’ın yaratma sıfatına dikkat çekmektir. O’nun yaratmasını –meselâ ateşin yakma özelliği gibi– tek sonuçlu olarak algılamamak gerekir, O dilediği her şeyi dilediği biçimde yaratma gücüne sahiptir (XXVII, 8-9). Elmalılı, bu konudaki görüşleri özetledikten sonra, Beyzâvî’nin “her cinsten iki nevi bulunduğu” tarzındaki yorumunu öncekileri de içine alması itibariyle daha kapsamlı bulur. Bununla birlikte o, âyetteki “her şey” ifadesinin sadece cinsleri değil fertleri de kapsadığını dikkate alarak, burada dış âlemdekiler ile onların zihindeki formlarının uyumlu eşleşmesiyle tecelli eden idrak olayına da işaret bulunduğu yorumunu yapar; herhangi bir şey hakkında meydana gelen şuur hâdisesinde bu ikiliğin kaçınılmaz olduğunu, bu ikilik içinde birleştirilmeden hiçbir şeyin tasdik edilemeyeceğini, tefekkür ve tezekkürde bulunulamayacağını, âyetin sonunda yer alan “ki inceden inceye düşünesiniz” ifadesinin de bunu desteklediğini belirtir (bk. VI, 4543-4544; ayrıca bk. Yâsîn 36/36). 
49. âyetin son cümlesi hem bu âyette hem de önceki iki âyette belirtilenler üzerinde düşünülmesini kapsadığından (Zemahşerî, IV, 31), sırf bulunduğu âyete bağlı düşünülmemesi için meâlinde bu cümleyi “İnceden inceye düşünesiniz diye!” şeklinde sona aldık.

Kaynak :Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 133-135

*****

Rabbimizin içimizdeki ve dış alemdeki tefekkür dolu hikmetini tefekkür edip her yönüyle Yüce MEVLA’ya kaçış yani O’na Celle Celâlühü firar…

Hz.Ömer (r.a.) buyurdu: “Allah’ı zikre devam edin. Zîra o şifâdır, insanlardan dilinizi çekin. Zirâ o hastalıktır.” (İmâm Gazâlî/ İhyâu Ulûmi’d-Din)

**********

Dervişe; İbadet nedir? diye sordular…

Derviş dedi ki;

İbadet: “Allah’ın Cc Razı olduğu şeyi yapmaktır…”

Peki ya Kulluk nedir? diye sordular bu kez

Derviş içini çekerek şöyle cevap verdi: “Allah’ın Cc yaptığı şeye Râzı olmaktır…”

Bu yazıları yazmak; kalem 🖊 cızırtılarını harekete geçirmek sadece… Hayata tatbik etmek er kişinin Yolu… Ama okuyanlardan her birisi birbirimize hakiki tefekkür ve Rabbimize dönüş yani firâr’a vesile olması temennisiyle dua ederse işte o zaman tabiri caizse turnayı gözünden vurmuşuz demektir….

Dualar müşterek ola

M. Fatih GEZER

Yorum bırakın